Futbolu sadece bir oyun olarak görenler için bu hikâye fazla romantik olabilir. Ama bazı insanlar vardır ki, sadece sahada ne yaptıklarıyla değil, oraya nasıl geldikleriyle iz bırakırlar. Santi Cazorla onlardan biri. Zamanın yıpratamadığı, sakatlıkların durduramadığı, paranın satın alamadığı bir sadakatin adı.
1984 yılında İspanya'nın Lianera kasabasında doğduğunda, onu özel kılacak tek şey topa dokunuşuydu. Boyu kısaydı, fiziken sıska görünüyordu. Kimse ondan büyük beklentiler içinde değildi. Ama o, çocuk aklıyla kalbini Real Oviedo’ya kaptırmıştı. Hangi formayı giyerse giysin kalbi ilk giydiği forma için atacak son giydiği forma ise bir şehrin hayallerini paylaşacakti. O formayı giymek onun için bir hayaldi. Futbol onu Villarreal’e, oradan Arsenal’e, İspanya Milli Takımı’na kadar taşıdı ama o bir şeyi asla unutmadı: Nereden geldiğini.
Yıllar sonra, 2012’de, Oviedo iflasın eşiğine geldiğinde cebinden 2 milyon euro verdi. Ne yöneticiydi ne de bir talep vardı ortada. Onunki aidiyetti; futbolun modern dünyasında artık nadir bulunan ama gerçekten bu oyunu sevenler için özel özlenen bir duygu.
Arsenal’deki günleri, kariyerinin zirvesi gibi görünüyordu. Arsène Wenger’in bile “sağ ayağı kadar sol ayağıyla da frikik atan tek oyuncuydu” dediği bir yetenekti. Ama 2016 yılında başlayan küçük bir topuk ağrısı, bir kâbusa dönüştü. Sekiz ameliyat geçirdi. Enfeksiyon kaptı. Doktorlar yürüyemeyeceğini söyledi. Ayağındaki açık yarayı kapatmak için kızının adının yazılı olduğu kolundaki dövmenin derisi ayağındaki topuğa takıldı. Ayağını kaybetme riski bile vardı.
Ama o hiçbir zaman vazgeçmedi. Önce yürümeyi, sonra koşmayı, sonra topa vurmayı yeniden öğrendi. 668 gün sonra, 2018’de tekrar sahalara döndü. Villarreal formasını sırtına geçirdiğinde, tribünlerde gözyaşı dökmeyen yoktu. Ve 2019’da, dört yıl sonra, yeniden İspanya Milli Takımı’na çağrıldı. “İkinci bir hayat yaşıyorum,” dedi bir röportajda. Ayağına top geldiğinde bile şükreden bir adamdan söz ediyoruz.
2023 yazında, herkes onun futbolu bırakmasını beklerken o çoktan kararını vermişti. 39 yaşında, çocukluk aşkı Oviedo’ya döndü. Maaş almadı. Tek bir şey istedi: Oviedo’yu La Liga’ya taşımak. Ve dün gece , 40 yaşında, bunu Mirandes’i 3-1 yendikleri maçta bir gol atarak başardı. Maç sonu gözyaşları içindeydi. Tribünler adını haykırırken, o sadece “Bu zafer Oviedo halkının. Ben sadece onların hayalini paylaşan bir çocuğum,” diyordu.
Yorum Yazın