Hangi sporu seversiniz bilmem.
Futbolun sonsuz tartışmaları mı? Milyonlarca euro harcanan transfer sezonları mı? Yoksa 100 yıldır büyüteç ile efsaneleştirilen İstanbul takımlarının hesaplaşmaların günümüze taşınmış yapay gerilimleri mi?
Ama bu yaz, o gürültünün içinden yükselen bir ses vardı. Gerçek, sahici ve sessizce büyüyen bir başarı:
Zeynep Sönmez.
Henüz 23 yaşında.
Milli tenisçimiz, dünya 32 numarası Çinli Xinyu Wang'ı 2-0 yenerek Wimbledon'da 3. tura çıkan ilk Türk tenisçi oldu.
Bu, tam 75 yıl sonra gelen bir başarıydı. Ve tarih, yeniden yazıldı.
Zaferin ardından Wimbledon’un resmi sosyal medya hesabı da bu tarihi anı kayıtsız kalmadı:
“Türk tenisi için tarihi an!”
ifadeleriyle Zeynep’i dünyaya duyurdu.
Zeynep’in bu başarısı ne tesadüf, ne mucize. Bu, yılların emeği ve büyük bir özverinin sonucu.
Kendi sözleriyle:
“Bu başarı için ne tatil yaptım ne de yakın arkadaşlarımın doğum günlerine gittim. Hep bu zaferlerin hayali için çalıştım.”
O çığlık işte bu yüzden bu kadar kulaklarımızda çınlandı, kalbimize dokundu...
Sadece bir galibiyet değil, yılların emeğinin haykırışıydı.
Şimdi önünde yeni bir eşik var:
4 Temmuz Cuma günü, Wimbledon’da dünya 18 numarası Ekaterina Alexandrova veya elemelerden gelen Suzan Lamens ile karşılaşacak. Aynı gün çiftlerde de korta çıkacak.
Zeynep’in başarısı bir sürpriz değil. Bu, yılların inadı, sessiz kalmış bir azmin zaferi.
Wimbledon tribünlerinde patlayan o sevinç, artık bizim de sesimiz.
Belki hâlâ yeterince kortumuz yok. Belki altyapı zayıf, belki destek yarım yamalak. Ama bir genç kadın gösterdi ki, inanan biri çıktığında, tarih değişebilir.
O çığlık sadece bir maçın değil, Türk sporunun yeni sayfasının habercisiydi.
Heyecanla bekliyoruz yeni çığlıkları...
Yorum Yazın