Trendyol Süper Lig’in 15.haftasında Fatih Karagümrük’ü güzel bir oyun sonucunda 3-0 gibi net bir skorla mağlup eden Gençlerbirliği, 16.haftada Kasımpaşa Recep Tayyip Erdoğan Stadyumu’nda Kasımpaşa’nın konuğu oldu.
Sezon başından bu yana bir türlü kaydadeğer bir yükseliş trendi yakalayamayan Kasımpaşa, hem kendi sahasında oynamanın getirdiği avantaj, hem de yeni teknik direktörü Emre Belözoğlu’nun takımına yüklediği ekstra motivasyon ile Gençlerbirliği karşısına mutlak galibiyet parolasıyla çıktı.
Gençlerbirliği ise 15.haftada oynadığı Fatih Karagümrük maçında oynadığı futbol ile sezon başından bu yana sergilemiş olduğu performansın -bir tık- üzerine çıkmıştı. Fatih Karagümrük maçında Kırmızı Karalar özellikle hücum hattında oldukça hareketliydi. Direkten dönen toplar ve cömertçe harcanan pozisyonlar golle sonuçlansaydı Gençlerbirliği, rakibini 6-0, 7-0 gibi -hezimet- olarak adlandırdığımız sonuçlar ile de mağlup edebilirdi. Kasımpaşa maçında ise tamamen farklı bir oyun ortaya koydular.
Kasımpaşa-Gençlerbirliği mücadelesinin teknik analizine geçecek olursak...
Karşılaşmanın ilk yarısında, kendi yarı sahasında hazırlık pasları yaparak topun kontrolünü elinde tutmaya çalışan bir Gençlerbirliği takımı vardı sahada. Tongya’nın hızından faydalanarak hücumda da üretken olmaya çalıştılar ama 10.dakikada Mbaye Niang’ın girdiği net gol pozisyonu dışında ciddi bir gol pozisyonuna giremediler.
Bu noktada Mbaye Niang’ın, Süper Lig’in ilk 16 haftasında göstermiş olduğu performansı kısaca özetlemek istiyorum. Ligin ilk devresinde vasatı aşamayan bir görüntü ortaya koydu Niang. Evet, bazı ikili mücadelelerde “savaşçı” karakterini ortaya koyuyor ama bitiricilik anlamında bir hayli sınıfta kaldığını söylemeliyim. Belirlenecek bütçenin elverdiği ölçüde, devre arası transfer döneminde bu takıma Niang’ı yedekleyecek ya da Niang’ın önüne geçecek bir santrafor transferinin “olmazsa olmaz” bir gereklilik olarak görüyorum.
Kasımpaşa’nın ise, karşılaşmanın ilk yarısında “vasatın da vasatı” bir performans ortaya koyduğunu düşünüyorum. Hücumda ve savunmada oldukça etkisiz bir görüntü sergilediler. Geliştirdikleri birkaç -cılız- atak dışında pozisyonları yoktu.
Karşılaşma öncesinde Kasımpaşa’nın, yeni teknik direktörleri Emre Belözoğlu liderliğinde yepyeni bir başlangıç yapmak adına Gençlerbirliği maçından galibiyet çıkarmak için var güçleriyle savaşacaklarını düşünüyordum ama karşılaşma genelinde pozisyon üretmekte bile çok zorlanan bir Kasımpaşa izledik. Belli ki, yeni teknik direktör Emre Belözoğlu’nun yüklemeye çalıştığı motivasyon da Kasımpaşa’ya fayda sağlamamış.
Karşılaşmanın ikinci yarısında, Gençlerbirliği kalesine daha istekli hücum eden bir Kasımpaşa vardı sahada. İlk yarıdaki tutuk görüntülerinden -bir tık- daha arzulu bir oyun ortaya koydular. Ancak, hücuma çıkma konusunda gösterdikleri bu arzu, kendilerini öne geçirecek golü bulmalarını sağlayacak üretkenlik boyutuna ulaşamadı. İkinci yarıda girdikleri en net gol pozisyonu, Gençlerbirliği ceza sahasında Gueye’nin topla buluşup çekmeye niyetlendiği şut girişimiydi. Bu pozisyonda da Gençlerbirliği kalecisi Ricardo Velho, kalesinden zamanında çıkarak Gueye’nin daha etkili ve sert şut çekmesini engelledi ve topu ayaklarıyla karşıladı.
Bu noktada, Gençlerbirliği’nin 27 yaşındaki kalecisi Ricardo Velho hakkındaki görüşlerimi de ifade etmek istiyorum. Sözleşmesindeki “oynama garantili madde” nedeniyle kaleyi, bir başka formda kaleci Erhan Erentürk’ten devraldı ve birkaç haftadır Gençlerbirliği kalesini koruyor. Velho’nun performansını çok beğeniyorum. Boş bir kaleci değil. Kalesinde sağlam duruyor. Yerinde hamleler yapıyor. Refleksleri de iyi. Sözleşmesindeki zorunlu madde nedeniyle zoraki olarak oynatılan değil; hak ettiği için Gençlerbirliği kale rotasyonunun kıymetli bir üyesi olduğunun mesajını fazlasıyla verdi bana.
Formunun zirvesine ulaşmış iken birkaç haftadır yedek kulübesinde beklemek zorunda kalan Erhan Erentürk’ün de “gönlünün kırılmaması” gerektiğine inanıyorum. Zira Erhan Erentürk, en iyi oynadığı süreçte yedek kulübesinde beklemek zorunda kaldı. Bu durumun psikolojik yansımasını -elbette ki- yaşayacaktır. Yaşamaması mümkün değil. Gençlerbirliği’nin yeni teknik direktörü olması beklenen Metin Diyadin ile tecrübesi yadsınamayacak olan yardımcısı Özcan Bizati’nin, özellikle kale rotasyonundaki dengeyi çok iyi ayarlamaları gerektiğine inanıyorum.
Mücadelenin ikinci yarısında Gençlerbirliği takımı, Kasımpaşa’nın ilk yarıda oynadığı futbola paralel bir görüntü sergiledi. Sahada varlıkları ile yoklukları belli değildi. Rakip ceza sahasına yaklaşmakta bile zorluk çektiler. Tek bir pozisyonları bile yok! Gençlerbirliği adına hiçbir görsel enstantanenin akılda kalmadığı bir ikinci yarı oynandı.
Mücadelede gol sesi çıkmayınca, karşılaşma 0-0’lık eşitlikle sonuçlandı ve takımlar bir puana razı oldu.
Yazımın sonunda, Gençlerbirliği’nin geçtiğimiz hafta düzenlenen olağanüstü seçimli genel kurulunda başkanlığa seçilen Arda Çakmak ve yönetim kuruluna başarılar dilemek istiyorum. Fazlasıyla zorlu bir göreve soyundular. Ortada “vahim” diye nitelendirebileceğimiz, çok kötü bir mali tablo var.
Arda Çakmak’ın yönetim kurulu listesinde, Arda Çakmak gibi Gençlerbirliği camiası ile özdeşleşmiş, fazlasıyla saygın isimler mevcut. Arif Ölmez, Kubilay Güvenç, Şener Köseoğlu, Savaş Çolakoğlu, Nilüfer Bircan, Harun Erol bu isimlerden bazıları... Böylesine değerli isimlerden oluşan bir yönetim kurulunun mevcut sorunları tam anlamıyla çözemese bile, çözmek için elinden gelen mücadelenin fazlasını göstereceğine inanıyorum.
Ricardo Velho tamam. Erhan Erentürk’ü de kaybetmemek gerekiyor














Yorum Yazın