Ankaragücü bize koronadan daha çok sıkıntı veriyor
Trabzonspor maçı öncesi çok umudumuz var mıydı? Açıkcası yoktu. Hatta takımdaki belirsizlik nedeniyle ağır yenilgi alırız söylemleri de az değildi. Teknik direktör değişiminin takıma bir artı etki yapacağını da kestirebiliyorduk. Ama bu yeter miydi? Yetmedi.
Ankaragücü’nde hoca değişiminin ilk etkisi oyun sisteminde görüldü. Çapa ile hücum futbolu oynamak isteyen ama bunu beceremeyen bir takım vardı. Takımın savunma yönü hep 2.plandaydı. Bu da çok rahat gol yenilmesine sebep oluyordu. Orta saha kritik zamanlarda hep rakibe teslim ediliyordu.
Mustafa Dalcı’nın Trabzonspor maçındaki oyun sistemi ise tam tersiydi. Karşılaşmanın başlamasıyla tamamen kendi alanında bekleyip topu karşılayıp kontrataklarla gol bulmak üzerine kurgulanan bir sistem gözleniyordu. Kalede Ricardo başladı. Kitsiou, Pazdan, Sarlija, Pinto defans dörtlüsünü oluşturdu. Pinto haftalar sonra takıma dönmüştü. Savunmanın önünde Atakan yer alırken, Voca’da orta bölgeyi kapatıyor, atak başlangıçlarını yönlenirmeye çalışıyordu. Bu kez sağ kenarda Orkan, solda Saba başladı. Börven ve onu sözde destekleyecek olan Alper Potuk takımın ilk 11’ini oluşturmuştu. İlk yarı top sürekli Trabzonspor’un ayağındaydı. Konuk ekip topun yönünü istediği gibi değiştiriyor, pas yapıyor, ataklar yapıyor, pozisyona girmeye çalışıyordu. Bu futbol rakibin iyi oynadığı, Ankaragücü’nün de kötü oynadığı fikrini oluşturuyordu. Ama Dalcı’nın oynatmak istediği sistem buydu. Nitekim Trabzonspor futbol oynuyormuş gibi gözükse de ne pozisyon üretebiliryor, ne de doğal olarak gol atabiliyordu. En azından savunmada işleyen bir sistem vardı. Ama Başkent ekibi oyunun hücum yönünü oynamakta güçlük çekiyordu. Kafasını öne eğip koşmaktan başka bir şey yapamayan Saba, Alper Potuk ve Orkan Çınar sıfır katkılıydılar. Hatta bırakın katkıyı Alper Potuk ayakta duramayan görüntüsüyle zarar bile veriyordu.
İlk yarının genelinde bu işin savunma yönü iyi yapıldı. Plan işledi. Ancak 45.dakikada Atakan’ın kaptırdığı top, ardından oluşan frikik ve ardından Baker’in attığı güzel gol planları bozdu. Ankaragücü’nün bu sezon ki çıkarken kaptırılan top hatası hastalığına Atakan’da dahil olmuş, 45 artılarda gol yeme ise kronikleşmeye başlamıştı.
STRATEJİ DEĞİŞTİ
Bu gol planları alt üst etmişti.
İkinci yarı yeni bir strateji gerekliydi.
Mustafa Hoca ikinci yarıyı değişiklikle başlamadı. Ama strateji Trabzonspor’un da yardımcıyla değişti. Rakip geriye çekilmişti. Ankaragücü’de gol için oyunu rakip sahaya yıkmıştı. Ama burada boyalar yine dökülmeye başladı. Ankaragücü hücum organizasyonu anlamında çok ama çok sıkıntılı bir takımdı. Takım üretemiyordu. Zaten daha önceki haftalarda gördük ki, az çok üretse bile de bunları atamıyordu. Tabii birde Alper-Orkan-Saba değişiklikleri daha erken yapılabilirdi. Özellikle Alper Potuk’un 69 dakika sahada kalması çok gereksizdi.
Peki değişiklikler ilaç oldu mu? Tabii ki takıma olumlu yansıdı, hareket verdı. Ama yine kalite ve üretkenlik anlamında bir şey yoktu. Hele ki Adziç’in bu takımda hiç yeri yok. Bu transfer büyük bir transfer kazığıdır. Değişiklikler içinde ön plana çıkan Şahverdi Çetin oldu. Zaten belli bir kalitesi ve oyun görüşü vardı. Alper’e göre daha iyi katkı verdi. Ama son 5 dakikada sağ kenarda bomboş bekleyen Paintsil’e 2 kez topu neden atmayı denemedi onu anlamadım.
Tabii yenilgi sonrası büyük bir infial oldu. Kötü sonuçlar ve tepkilerden bunalan başkan Fatih Mert, bir açıklama yaparak, "Değişim talebi varsa, yönetecek arkadaşlar hazırlıklarını yapsınlar..." diyerek “Hodri Meydan!” dedi.
Gerçek olan bir şey varsa takım başarısız. Bu başarısızlıkta bu transferleri yapan ve yaptıran yönetim, transfer komitesi, transfere onay veren hoca olmak üzere herkesin eşit payı var. Bunun sonucunda da başarısızlık elbette yönetime yazılacaktır.
Şu bir gerçek ki bu yönetim camianın %99’unun kabul ettiği, çok sevinçle karşıladığı bir yönetimdi. Bu sezon başında getirilen teknik direktör Fuat Çapa’da yine çok ilginç bir şekilde Ankaragücü taraftarının yine %99’unun kabul ettiği ve onayladığı biri isimdi. Ama ne yönetim başarılı oldu, ne de Fuat Çapa.
Tabii büyük resme baktığımızda Ankaragücü yönetiminin kaynak bulma konusunda önemli başarısı var. Ve bu kaynaklarla takım yaşıyor. Ama bunun sonucunda gelen paralar acaba borç mu yazılıyor, yoksa hibe mi ediliyor. Veya yönetimin kendi içinde ürettiği kaynaklar kulübe borç mu yazılacak onu da genel kurulda göreceğiz. En son noktada da şunu söyleyebiliriz. Kaynak bulmak kadar, o kaynağı olumlu anlamda kullanmak da gerekiyor.
Futboldaki en büyük gerçeklerden birisi; saha sonuçların iyi gelmezse ne yaparsan yap yönetimsel anlamda başarın görülmez. Şu an Ankaragücü’nde yönetim bunun sıkıntısını yaşıyor.
Sonuç olarak kaybedilen bir maç daha var ortada. Bu yenilgi de en suçsuz sahaya takımın başında çıkan Mustafa Dalcı olsa gerek. Zira bu kadronun başında Trabzonspor maçına Morinho çıksa iyi sonuç gelmezdi. Mustafa Dalcı’nın en büyük sıkıntısı taraftarın sabır sınırının artık son noktasına geldiği bir dönemde göreve gelmesidir. Yoksa abartılı bir yenilgi değildi.
Her şeye rağmen Antalyaspor maçına muhtemelen yine Mustafa Hoca ile çıkılacak diye düşünüyorum.
FUAT ÇAPA OLAYI
Gelelim Fuat Çapa olayına. Vedası ile ilgili bir yazı yazmıştım. Kendisi de bana mesaj yazarak rakamsal konulara girmeden bir bilgilendirme yaptı. Ben de kendisine Trabzonspor maçının ardından yazacağım yazıyla konu hakkında bir bilgilendirme yapacağımı belirttim. Maç bittiğine göre konuya girebiliriz. Ayrıca başka yerlerden de yeni bilgiler aldım. Öncelikle şunu söyleyim yazdığım yazının sonuna kadar arkasındayım. Yalnızca fesh sonrası rakamlar için şu ifadeleri kullanmıştım. “Ancak 1 gün sonra işler değişiyor. Fuat Çapa anlaşmaya yanaşmıyor ve avukatı vasıtasıyla kulübe ihtarname çektiriyor. İstediği şey ise kendisinin ve yardımcılarının parasının tamamını almak. Yani kalan 2,5 milyon TL’yi istiyor...”
Burada bir düzeltme yapmak istiyorum. Fuat Hoca, sözleşmedeki rakamın geride kalanının tamamını istememiş. Hak ettikleri vaya başka deyişle çalıştıkları döneme ait paraları istemiş. Kulüp tarafından kendilerine önerilen bir rakam olmuş. Bu rakam da daha önce konuşulan rakamdan çok düşükmüş. Çapa ise sadece konuşulan rakamın verilmesini istemiş. Ama rakam düşük kalmış. Bunun üzerine de konuyu avukatına havale etmiş. Ancak bundan sonra iş nereye gider bilemem. Öğrendiğim kadarıyla (Daha sonra anlaşma olmadıysa) Ankaragücü sözleşmeyi tek taraflı fesh etmiş. Bu saatten sonra avukat çıkıp biz alacağımızın tamamını isteriz demeyeceğinin de bir garantisi yok. Çünkü bu konuda da bazı bilgiler ulaşıyor bana. Zaten bende bu yüzden yazdıklarımın arkasındayım diyorum.
Öte yandan Fuat Hoca bugün Kasımpaşa ile anlaştı. Bu durumda alacaklarını etkiliyebilir mi bunu da sözleşmeyi görmeden bilemeyiz.
Bu konuda kimseye haksızlık etmek istemediğimden bunları yazdım. Fuat Çapa gerçekten çok naif bir insan. Ama Ankaragücü’nde sportif olarak başarıyı yakalayamadı. Tabii ortada bir hak varsa bunun karşılığında hakkını alması da en doğal hakkıdır diye düşünüyorum. Ki Fatih Mert’de, Faruk Koca’da vicdanlı insanlar. Bu işte kimse mağdur olmaz.
Fuat Çapa, Belçika’dan Türkiye’ye ilk geldiğinde onunla sanırım 2.röportajı yapan bendim. Ankaragücü’ne gelişini de sevinçle karşılamıştım. Hem yazılarımda, hem de Sporanki’deki yayınlarımızda Ankaragücü için hayırlı bir tercih olduğunu belirtmiştim. Çünkü özellikle Eskişehirspor’da kulübe başkan üstü bir misyon üstlenmesi ve abilik yapması, ardından Kasımpaşa’daki başarısı çok ses getirmişti. Ama maalesef Ankaragücü’nde aşı tutmadı. Bazen kan uyuşmazlığı olabiliyor. Bu saatten sonra neler olur bilemiyorum. Ama ben kendisine bundan sonraki futbol yaşantısında başarılar diliyorum.
BAŞKAN FATİH MERT’LE GÖRÜŞMEM
Malum yazımın ardından Başkan Fatih Mert’de aradı. Onunda kendince eleştirileri de oldu övgüleri de oldu. Özellikle teknik direktör konusunda konuştuk. Büyük bir teknik direktör havuzu olduğunu ve bir çok hocanın Ankaragücü’ne gelmek için can attığını belirtti. Ankaragücü Kulübü olarak istedikleri hocayı getirebileceklerini belirtti. Ancak “Trabzonspor maçına yardımcı hocalarımız çıkacak” dedi. Trabzonspor maçının ardından bekleyelim bakalım neler olacak?
Başkan Mert ile görüşmemde şunu da hissettim ki; başkan oldukça bunalmış. Çok önemli mesai harcamasına ama karşılığında istediğini alamaması nedeniyle hem üzgün, hem de eleştirilere kırgınlığı var. Kulüpte kongrenin de kısa süre içinde yapılma ihtimalinin düşük olduğunu düşünürsek bakalım ne olacak. Ben yönetim içinde başkan değişimi de dahil her türlü ihtimalin olabileceğini düşünüyorum.
SPORANKİ YÜKSELİYOR
Sporanki 10 yılda büyük aşama kat etti. Hem kendimizi geliştirdik, hem de Ankara’ya katkı sunmaya çalıştık. Yatmadık, hep çalıştık ve ürettik. Sitenin alt yapısında son 10 aydır bazı sıkıntılar vardı. Neyse ki bunu toparladık. Şimdi bomba gibiyiz. Sitenin Twitter ve Facebook hesapları hızla takipçi arttırıyor. Sporanki hesaplarının yanında siteye bağlı Twitterdaki ANKARAGÜCÜ 1910 HABER hesabımız, “@AG1910haber” 9 bin takipçiye yaklaşıyor. Gençlerbirliği için “@genclerhaber” hesabımız da 1300’ü geçti. Facebook’ta her zaman varız.
Yaklaşık 8 aydır yaptığımız You Tube kanalı canlı yayınlarımızda çok beğeniliyor ve binlerce izleniyor. Ankaragücü için “Bastır Ankaragücü” programmızla her hafta değerlendirmelerimizi yapıyoruz. Konuşulmayanları konuşuyoruz. Gençlerbirliği için ise arkadaşlarımız ve kongre üyesi değerli büyüklerimiz her hafta cesurca çatır çatır yorumlarını yapıyorlar.
Bütün bunları; benim organizasyonumda ama emekçilerle ve emek vererek yapıyoruz. İnşallah daha da büyüyeceğiz ve Ankara’mıza katkı vermeyi sürdüreceğiz. Buna Sporanki’nin kardeşi Haberanki’de dahil.
Hep dediğim gibi: Ankara’ya hizmet bizim için şereftir...
MİLLİ DAVET
Bununla paralel olarak bu hafta beni mutlu eden gelişme de aldığım Milli davet oldu. Milli takım İletişim Sorumlusu tecrübeli gazeteci Altuğ bey’in medya müdürleri ve sorumlularını Şenol Güneş’in zoom üzerinden yaptığı basın toplantısına yaptığı davet beni gururlandırdı. Benim için de Sporanki içinde gurur verici bir davet oldu.
DAĞILDIK
Ankaragücü’nün saha sonuçları nedeniyle kendimi Gulbrandsen’i yakalamaya çalışan Mustafa Yumlu gibi çaresiz hissediyorum. Bütün Ankaragüçlüler gibi kimyam bozuldu. Birkaç gün futboldan uzak kalmak gerekli sanırım.
ORHAN SAL
Bu takımda emre ve pantsil ilk onbirde rahatlıkla oynaması gerekir.Duran topların başına Endri Çekicinin agresif biçimde gelmesi ve henüz kaleyi görememesi pek hoş değil.
coşkun
13-12-2020 16:45