© Sporanki 2010

Türk tenisinin gurur kaynağı Zeynep  Sönmez,  Wimbledon'u değerlendirdi. Sporanki oradaydı

Türk tenisinin gurur kaynağı Zeynep  Sönmez,  Wimbledon 2025 değerlendirmesi için basın toplantısında, medya mensuplarıyla bir araya geldi. 

Bir çok ulusal ve ulusrasarası gazetecinin katıldığı  medya buluşmasında yerel spor siteleri içinde sadece SPORANKİ vardı. 

SPORANKİ yazar ve editörlerinden Burç Tuna, Zeynep Sönmez’in Wimbledon basın toplantısına davet edildi. 

İşte Burç Tuna'nın Zeynep Sönmez ile medya buluşmasındaki derledikleri:


Sporanki.com adına katıldığım Wimbledon 2025 basın toplantısında, Zeynep Sönmez karşısında yalnızca Türkiye değil, dünya basınının da ilgisi yoğundu. Uluslararası medya temsilcilerinin soruları, Zeynep’in Wimbledon’daki başarısıyla birlikte adını daha geniş kitlelere duyurduğunu açıkça gösteriyordu.
Basın toplantısında Zeynep’e yönelttiğim, “Tenis kariyerinizin sonunda yazmak istediğiniz kitaba her geçen gün yeni bir sayfa ekliyorsunuz. Normalde kitaplardan film yapılır ama sizin hikâyeniz önce izleniyor sonra okunacak gibi. Ayrıca oyun stilinizi Li Na’ya benzetmiştiniz, Wimbledon’daki performansınızla bu benzerlik sizce güçlendi mi?” soruma Zeynep şu yanıtı verdi:
“Li Na’ya benzer yanlarım var ama oyun stilim daha düz ve agresif. Wimbledon’da artık kendime ait bir oyun karakteri ortaya koyduğumu gördüm.”
Bir diğer sorumda LEGO tutkusunu hatırlatarak, “Wimbledon’daki başarı kariyerinizin hangi parçasını tamamladı? Hâlâ eksik parçalar var mı?” diye sordum. Zeynep bu kez,
“Parçalar tamamlanmış değil ama bu güzel bir şey. Yavaş ama emin adımlarla ilerliyoruz,”
dedi.
Zeynep, Wimbledon’da üç maç oynayarak ilk 20 oyuncuları seviyesinde mücadele edebildiğini görmenin önemli bir gösterge olduğunu ifade etti. Amerika Açık için ise spesifik bir tur hedefi belirlemediğini, esas odak noktasının sahada daha özgüvenli ve kararlı bir oyun ortaya koymak olduğunu söyledi:
“Sonuçtan çok kortta hissettiğim özgüven ve oyun kalitesiyle ilgileniyorum.”
Türkiye’de bir numara olmayı ve dünya sıralamasında 75. sıraya kadar yükselmeyi de değerlendiren Zeynep, üst seviyedeki oyuncularla arasındaki farkı şu sözlerle özetledi:
“Onlar ilk 10 seviyesinde daha çok maç yapmış, daha fazla Grand Slam ikinci haftalarına kalmış oyuncular. Bu da onlara tecrübe katıyor. Ama ben de Grand Slam’lerde maç kazandıkça, tur geçtikçe bu tecrübeyi ediniyorum. Maçlardan sonra takımımla neyi daha iyi yapabiliriz diye analiz yapıyoruz. En iyi seviyede büyük bir fark yok, ama onların istikrar seviyesi şu an bizden daha iyi. Biz de bu farkı kapatmak için çalışıyoruz.”
Son 7-8 aylık dönemde ekibiyle birlikte sert ralliler sonrası fileye çıkışları, servis çeşitliliğini ve agresif oyun planlarını geliştirdiklerini belirtti. Servisinde küçük dokunuşlar yaptıklarını ancak sezon sonunda gerekirse daha radikal bir değişiklik yapabileceklerini de dile getirdi.
Mental dayanıklılığı üzerine gelen soruya ise, uzun yıllardır birlikte çalıştığı mental antrenörü Mehmet Bayraktar ile geliştirdiği zihinsel canlandırma yöntemine dikkat çekti:
“Maçlardan önce zihnimde karşılaşabileceğim tüm olasılıkları oynuyorum. Bu sayede kortta sürpriz bir durumla karşılaşınca daha soğukkanlı kalabiliyorum.”
Bir diğer dikkat çekici değerlendirmesi ise Wimbledon’daki sistem değişikliği üzerineydi. Bu yıl Wimbledon’da ilk kez çizgi hakemlerinin yerini tamamen elektronik sistem aldı. Bu konuda görüşünü sorduğumuzda ise Zeynep şu ifadeleri kullandı:
“Bence genel olarak turnuvalarda iyi bir değişim oldu. Hakemlerle tartışma ya da sinirlenme gibi durumlar artık yaşanmıyor çünkü makine karar veriyor. Ama tabii hakemlerin kattığı bir atmosfer vardı, o da gitmiş oldu. Yine de elektronik sistem oyuncular için daha tartışmasız ve akıcı bir maç ortamı sağlıyor. Dramalar daha az yaşanıyor, bu açıdan pozitif bir değişim.”
Kadınlar finalinde yaşanan farklı skorlu maç üzerinden mental dayanıklık üzerine gelen soruya da değinen Zeynep, Amanda Anisimova'nın hikayesini hatırlatarak şu yorumu yaptı:
“Ben o finali korkunç bir final olarak görmüyorum. Amanda ilk kez oradaydı ve ciddi duygusal süreçlerden geçti. Böyle durumlarda sahada işler kötü gidince yapılabilecek birkaç şey var; zaman alıp durup çözüm aramak, oyun planını değiştirmek, tempoyu düşürmek gibi. Ben de maçlarda böyle anlarda hep bunları yapmaya çalışırım. Ama bazen de ne yaparsanız yapın olmaz, her oyuncunun başına gelir.”
Zeynep Sönmez, Wimbledon’daki çıkışıyla yalnızca bir Grand Slam başarısı değil, aynı zamanda zihinsel ve fiziksel gelişimiyle kortta daha güçlü bir karakter ortaya koyduğunun mesajını vermiş oldu.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER